Sınai mülkiyet açısından Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan; her türlü sözcük, şekil, harf, sayı, renk ve işarettir. Markalar tescil edildikleri andan itibaren 10 yıllık koruma altına girer. Hak sahipleri, her 10 yılda bir yenileme yaparak markayı koruyabilirler.
Marka nitelik itibariyle gayri maddi bir haktır. Marka; patent, ticari marka, ticari unvan, tasarım, model gibi sınai varlıkların kullanım hakkı ile mülkiyet haklarını, işletmenin ticari bilgi birikimi (know how) ve ticari sırlar gibi fikri hakları kapsamaktadır.
Marka Mutlak bir hak olup sadece ilgilisine karşı değil herkese karşı ileri sürülebilir.
Marka Hakkı, marka sahibine marka üzerinde tekel oluşturma hakkı sağlar.
Marka hakkı; alım, satım, kiralama, devir gibi tasarruf işlemlerine konu olabilen bir haktır.
Bir markanın tescili, marka sahibine markayı kullanma, yaralanma, kullanım ve satışına ilişkin düzenlemeler getirme, kullanım hakkını 3. Kişilere verme, markanın ithalat ve ihracatını sağlamak, tasarruf işleminde bulunma, ihlal ve tecavüzlere karşı koruma hakkı sağlar.
Paralel İthalat (Parallel Importation) ise marka hakkının istisnalarından birisidir. Marka hakkına sahip olan kişinin ve marka sahibi tarafından yetkilendirilen satıcı/ distribütör haricinde bir kimse tarafından yapılan ithalat işlemine “paralel ithalat” denir. Örnek vermek gerekirse A ülkesinde Üretilen W şirketinin marka haklarınsa sahip olduğu bir ürünün, W şirketi tarafından Türkiye’de yetkili satıcı olarak tayin edilmiş T şirketinden almak yerine, aynı ürünü W şirketi tarafından B ülkesinde Yetkili satıcı tayin edilen F şirketinden satın alarak Türkiye’ye ithal etme faaliyeti Paralel İthalat “Parallel Importation” olarak adlandırılır.
Paralel ithalatın amacı serbest piyasa ekonomisi gereğince başka bir ülkede daha ucuz olan mal ve hizmetin, gerekli şartlar ve prosedürlere uygun olarak Türkiye’ye ithal edilmesi ve daha ucuza mal edilmesidir.
Paralel ithalat marka hakkının ihlali değildir. Aksine marka hakkının istisnası olması olarak sayılmıştır. Belirtilen şartların gerçekleşmesi durumunda Paralel İthalat işlemi hukuka aykırılık teşkil etmez.
Yapılan işlemin Paralel İthalat olarak kabul edilebilmesi için:
Paralel İthalatçı tarafından İthal edilen mal ile o ülkede Yetkili satıcı tarafından daha önce piyasaya sunulan malın aynı olması,
Paralel ithalatı yapılan malların yasalara uygun bir şekilde pazara sunulmuş olması, ithalata ilişkin varsa özel izin ve şartların sağlanarak geçerli bir şekilde ithalatın yapılması
Paralel ithalatı yapılan malların, orijinal ve değiştirilmemiş olması,
Paralel ithalatı yapılan malların, marka değerini azaltmayacak ve marka hakkının ihlali niteliğinde kullanılmaması ve satışa arz edilmemesi,
Paralel ithalatı yapılan malların, İhraç ülkesindeki marka hakkı sahibi tarafından veya onun yetkilendirdiği bir teşebbüs tarafından üretilerek pazara sunulması gerekmektedir.
Söz konusu şartların sağlanması durumunda yapılan Paralel İthalat işleminin Hukuka aykırılığı ileri sürülemez. Yargıtay içtihatlarıyla bu durum güvence altına alınmıştır. Özellikle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu kararlarda ilgili markayı taşıyan malların, marka sahibi tarafından veya onun yetkilendirmiş olduğu üçüncü bir kişi tarafından Türkiye’de piyasaya sunulmuş olması üzerine, bir üçüncü kişinin marka sahibinden izin almayarak yurtdışından paralel ithalat yoluyla bir başka ülkeden aynı malı temin edip Türkiye’de piyasaya sunmasına, marka hakkının tükenmesi ilkesine dayanarak izin verdiği görülmektedir. Bu durumun bir istisnası mevcuttur: Şayet marka sahibi, başka ülkelerde satışa sunduğu ürününü, Türkiye’de satışa sunmaması halinde paralel ithalatı, marka hakkına dayanarak engelleyebilecektir.
Çınar Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak marka ve patent alanında hizmet verdiğimiz bazı alanlar şunlardır:
Marka ve Patent Başvurusunun yürütülmesi,
Marka Hakkının korunması,
Marka Hakkına ihlalin önlenmesi, durdurulması, kaldırılması,
Marka Hakkına yapılan ihlallerden ötürü Maddi ve Manevi tazminat davası açılması,
Paralel İthalat davaları,
Fikir ve Sanat eserlerinde hak ihlallerine karşı ceza davaları
İLGİLİ MEVZUAT
6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU
Hakkın tüketilmesi MADDE 152- (1) Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır.
(2) Marka sahibi, birinci fıkra hükmü kapsamına giren ürünlerin üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme hakkına sahiptir.
Dava açılamayacak kişiler MADDE 153- (1) Sınai mülkiyet hakkı sahibi, hakkına tecavüz eden tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kişisel ihtiyaçları ölçüsünde elinde bulunduran veya kullanan kişilere karşı, bu Kanunda yer alan hukuk davalarını açamaz veya ceza davası açılması için şikâyette bulunamaz.
(2) Sınai mülkiyet hakkı sahibi, sebep olduğu zarardan dolayı kendisine tazminat ödeyen kişi tarafından, sınai mülkiyet hakkı sahibinin elkoymaması nedeniyle piyasaya sürülmüş ürünleri ticari amaçla kullanan kişilere karşı, bu Kanunda yer alan hukuk davalarını açamaz veya ceza davası açılması için şikâyette bulunamaz.
Tecavüzün mevcut olmadığına ilişkin dava ve şartları MADDE 154- (1) Menfaati olan herkes, Türkiye’de giriştiği veya girişeceği ticari veya sınai faaliyetin ya da bu amaçla yapmış olduğu ciddi ve fiili girişimlerin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda, hak sahibinden görüşlerini bildirmesini talep edebilir. Bu talebin tebliğinden itibaren bir ay içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi tarafından kabul edilmemesi hâlinde, menfaat sahibi, hak sahibine karşı fiillerinin tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesi talebiyle dava açabilir. Bildirimin yapılmış olması, açılacak davada dava şartı olarak aranmaz. Bu dava, kendisine karşı tecavüz davası açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
(2) Birinci fıkra uyarınca açılan dava, sicile kayıtlı tüm hak sahiplerine tebliğ edilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca açılan dava, hükümsüzlük davasıyla birlikte de açılabilir.
(4) Mahkeme, 99 uncu maddenin üçüncü veya yedinci fıkrası ile 143 üncü maddenin onuncu veya onikinci fıkrası uyarınca yapılan yayımdan önce, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak karar veremez.
Comentários